İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
Gönderilmek Üzere
İSTANBUL ( ) SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO : 2022/…. Sorgu
KARARA İTİRAZ
EDEN (ŞÜPHELİ) : …… (TC: )
MÜDAFİ : Av .Baran Can KAYA
Hürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cad. No: 4/3 Kağıthane/İstanbul
KONU : İstanbul ….. Sulh Ceza Hakimliği’nin …/…/2022 tarihli 2022/…… Sorgu sayılı kararı ile verilmiş olan tutuklama koruma tedbirine itirazlarımızı ve şüphelinin tahliyesine karar verilmesi talebimizi havi dilekçemizdir.,
AÇIKLAMALARIMIZ :
1-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yürütülmekte olan 2022/….. nolu soruşturma dosyası kapsamında …/…/2022 tarihinde şüpheli müvekkilin ifadesi ………….. Emmiyet Müdürlüğü’nde alınmış ve akabinde sayın savcılık makamı tarafından tutuklama tedbiri uygulanması talebiyle şüpheli müvekkil İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiştir.
2-İstanbul …. Sulh Ceza Hakimliği’nin …/…/2022 tarihli ve 2022/….. D. İş sayılı kararı ile müvekkilim şüpheli hakkında haksız ve hukuka aykırı gerekçelerle CMK m.100 gereğince tutuklanma tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir. İşbu sebepten ötürü yasal süresi içerisinde bahse konu tutuklama kararına itiraz etmekteyiz. Şöyle ki;
3-Sayın mahkemenizce de bilindiği üzere 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun(CMK) 100/1’inci maddesi; “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez” hükmünü havidir. Dolayısıyla, ilgili maddeden görüleceği üzere tutuklama koruma tedbiri istisnai bir yöntem olup bu koruma tedbiri sadece şüpheli veya sanığın adaletten kaçmasını veya delil karartmasını önlemek amacıyla geçici olarak başvurulabilen bir tedbirdir. Dolayısıyla, bu tedbirin CMK m. 100’de yer alan sınırlarla dayanarak ve ölçülü olarak uygulanması gerekmektedir.
4-Ayrıca, tutuklama koruma tedbiri son çare olarak uygulanması gereken bir tedbir olup bu husus dikkate alındığında, kaçma ve delilleri yok etme anlamında herhangi bir yola başvurmayan ve böyle bir şüphesi de bulunmayan şüpheli müvekkilin tutuklama ile hürriyetinden yoksun bırakılması gerek T.C. Anayasasına gerekse de AİHS’e açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi bir kararında; ‘’Tutuklama tedbirine kişilerin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu kişilerin kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla başvurulabilir. Başlangıçtaki bu tutuklama nedenleri belli bir süreye kadar tutukluluğun devamı için yeterli görülebilirse de bu süre geçtikten sonra, uzatmaya ilişkin kararlarda tutuklama nedenlerinin hala devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler ‘’ilgili’’ ve ‘’yeterli’’ görüldüğü takrirde, yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği de incelenmelidir. Davanın karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı veya sanık sayısı gibi faktörler sürecin işleyişinde gösterilen özenin değerlendirilmesinde dikkate alınır.’’ (Murat Narman B. No.2012/1137, 2/7/2013) şeklinde ifadelere yer vermiştir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi(İHAM) kararlarında da tutuklamanın son çare veya orantılı olması gerektiği, şüpheli veya sanığa ilişkin çok ciddi kaçma ve delilleri karartma şüphesi olması gerektiği ifade edilmektedir. Yine AYM ve İHAM kararlarda daha önce başka bir tedbir uygulanabilecekken tutuklama tedbirinin uygulanmasının hukuka aykırı olduğu açık ve net bir şekilde kabul edilmiştir. Somut olayımızda da CMK 109 kapsamında adli kontrol yoluna başvurulabilecekken tutuklamaya hükmedilmesi açık ve net bir şekilde hukuka aykırıdır.
5-Sonuç olarak, şüpheli müvekkilin ikameti ve yaptığı iş belli olup kaçma şüphesi söz konusu değildir. Sayın makamınız tarafından alınacak sosyal inceleme raporu ile müvekkilin yurt dışına kaçabilme imkanı olmadığı, mevcut bir işi olduğu hatta pasaportu dahi olmadığı görülebilecektir. Dolayısıyla kendisinin kaçma şüphesi bulunması hayatın olağan akışına aykırıdır. Yine şüpheli müvekkilin delilleri karartma şüphesi de bulunmamaktadır. Zira soruşturmanın bu evresinden sonra toplanılacak deliller şüpheli müvekkilin ulaşamayacağı, etki edemeyeceği delillerdir. Ayrıca bu aşamadan sonra toplanılacak delillerin şüphelinin lehine olacağı da aşikardır. Kaçma ve delilleri yok etme şüphesi bulunmayan, adli kontrol hükümleri uyarınca serbest bırakıldığı takdirde tüm yükümlülükleri gereği gibi yerine getirecek olan, daha önce herhangi bir suça karışmayan şüphelinin tutuklu kalması aşırı bir tedbir olup, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına, hâkimliğiniz aksi kanaatte ise ADLİ KONTROL hükümleri uyarınca serbest bırakılmasına karar verilmesini isteme gereği hâsıl olmuştur.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın mahkemece re’sen takdir edilecek nedenlerle;Şüpheli müvekkil hakkında verilen Tutuklamaya ilişkin kararın İTİRAZEN KALDIRILMASINA ve ŞÜPHELİ MÜVEKKİLİN DERHAL SALIVERİLMESİNE,Sayın mahkeme aksi kanaatte ise CMK m.109 ve diğer hükümler gereğince tutuklama tedbirinin ADLİ KONTROLE çevrilmesini şüpheli müdafi olarak saygılarımla arz ve talep ederim. …/…/2022
Şüpheli Müdafi
Av. Baran Can KAYA